Ekim ayında cari işlemler dengesi, beklentilerle uyumlu olarak 1,55 milyar dolar fazla verdi ve temmuz ayından bu yana ki cari fazla görünümünü sürdürdü. Yıllıklandırılmış cari fazla da eylül ayındaki rekor yüksek seviyesi olan 5,4 milyar dolardan 4,34 milyar dolara geriledi. (Önceki aylara ait cari denge rakamlarının hafif aşağı yönlü revize edildiğini görmekteyiz, geçen ayki 5,9 milyar dolar kümülatif fazla 5,4 milyar dolara geriledi.) 12 aylık bazda enerji dışı cari fazla 41 milyar dolardan 39,1 milyar dolara geriledi. Altın ve enerji hariç cari fazla da 47,2 milyar dolardan 46,5 milyar dolara geriledi (Şekil 1).

Cari dengedeki iyileşmenin hız kesmesinde en belirleyici olan faktör ise toparlanan iç taleple birlikte artışa geçen ithalat oldu. Kasım ayına ait geçici dış ticaret verileri de ithalat rakamlarındaki kademeli toparlanmanın sürdüğüne işaret ediyor. ​

     Şekil 1. Yıllıklandırılmış cari fazla azalışa geçti

1.png 

Yıllıklandırılmış cari dengenin mevcut durumdaki 4,34 milyar dolardan 1,5 milyar dolar seviyelerine gerileyerek yılı sonlandırmasını beklemekteyiz. Mevsimsel koşullarla artışa geçen enerji ithalatı, mevsimsel geçişle normalleşen turizm gelirleri ve Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin gecikmeli olarak ekonomideki toparlanmayı desteklemesi bu durumda belirleyici oluyor. Bu seviyelerdeki bir kapanış da cari denge/GSYH oranının %0,2 düzeyine yakın gerçekleşmesine imkan tanıyacaktır. 

Gelecek sene ise 10 milyar dolar civarında bir cari açık üzerinde çalışmaktayız. İktisadi faaliyetteki toparlanma hızı ile birlikte milli gelir ile ithalat arasındaki ilişkinin gelişimi ve ihracatın performansı cari denge üzerinde belirleyici olacak. TCMB Beklenti anketinde anket katılımcılarının, gelecek sene için cari açık beklentileri ise 13,9 milyar dolar civarında. Anket katılımcıları gelecek sene için %3,2 civarındaki bir büyüme karşılığı bu cari dengeyi beklemekteler.

Cari dengeye ithalattaki zayıflamanın yanı sıra bu sene ihracattaki güçlü seyir de önemli bir katkı verdi. İhracata ise sadece mal dengesi özelinde değil de turizm tarafından da bakmak önemli. Bu sene turizm sektörünün hızlı bir toparlanma sürecine girdiği ve yabancı turist kompozisyonunun sadece Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu ile sınırlanmadığı görülüyor. Mal ihracatı gibi turizmde de pazar çeşitliliği artıyor. Bu da bölgelere özgü riskleri yumuşatabilmemizi sağlıyor. Dolayısıyla gelecek sene de reel kur tarafındaki avantajımızı turizmde kullanmaya devam edebiliriz. Turizm gelirleri, bu yılın ilk 10 ayında geçtiğimiz seneye göre %22 yükselmiş durumda.

Geçtiğimiz sene ekim ayında cari fazla 2,6 milyar dolar gerçekleşmişti. 12 aylık kümülatif cari denge ise 38,9 milyar dolar açık vermişti. Bu sene ise kümülatif olarak 4,34 milyar dolarla fazla veriyoruz.

Bu durumda dış ticaret açığının 52,9 milyar dolardan 15,4 milyar dolara gerilemesi etkili oldu. Turizm gelirlerinin de 25,1 milyar dolardan 28,8 milyar dolara iyileşmesi cari dengedeki iyileşmeye katkı sağladı. ​

2.png 

Birincil gelir dengesi: Çalışan ücretleri, faiz ve kar payları ile temettü transferleri, yatırım geliri.

İkincil gelir dengesi: Karşılıksız olarak yapılan transferler (hibe, yardımlar vb.) ve işçi gelirleri.​

Cari açığımızı nasıl finanse ediyoruz?

12 aylık dönemde rezervlerin artışa geçtiğini, bununla birlikte diğer yatırımlarda azalışın gerçekleştiğini görmekteyiz. Yılın başlarında cari dengeye katkısı daha belirgin olan net hata noksanın (kaynağı belli olmayan döviz giriş-çıkışları) ise son dönemde azalışa geçtiğini görmekteyiz. Portföy yatırımlarında ise çıkış eğilimine, doğrudan yatırımlarda ise giriş eğilimine şahit olmaktayız.

      Şekil 2. Cari dengenin finansmanının kümülatif bazda seyri (USD Milyar)

3.png 

Ekim ayı özelinde incelediğimizde,

Borçlanma iştahının görece zayıf seyrettiği gözleniyor.

Geçen sene ve bu sene ekim aylarında benzer miktarda net sermaye çıkışının olduğu gözüküyor. Ancak kompozisyon açısından incelediğimizde bu yılın ekim ayında 2,7 milyar dolarlık portföy çıkışı dikkat çekmekte. Ağırlıklı olarak portföy çıkışının DİBS'lerdeki çıkıştan kaynaklandığı görülmekte.

Onu ise 2,2 milyar dolar girişle diğer yatırımlar telafi etmiş. Diğer yatırımların altındaki, yurt içi bankaların, yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıklarını 4 milyar dolar azaltması bu girişi açıklıyor.

Doğrudan yatırımlarda ise 0,45 milyar dolarlık bir giriş mevcut. Net hata noksan kaleminde ise 0,45 milyar dolarlık bir giriş gözükmekte.

Ekim ayında rezervlerdeki artış ise 1,87 milyar dolar gerçekleşti. Hazine'nin ekim ayındaki eurobond ihracı rezervlerdeki artışı açıklıyor.

4.pngRezervlerdeki (+) değeri rezervlerdeki azalışı, rezervlerdeki (-) değeri rezervlerdeki artışı göstermektedir.

​Diğer sektörlerin 12 aylık kümülatif borç çevirme oranlarındaki toparlanma dikkat çekiyor. Diğer-reel sektör %100'ün üzerinde borçlanıcı konumunu sürdürüyor. Bankacılık sektöründe ise dip olarak %62,1 seviyesini görmüştük. Mevcut durumda %64,5 seviyelerindeyiz.

     Şekil 3.Uzun Vadeli Borç Çevirme Oranları (12 Aylık Kümülatif)

5.png 

2020 yılında bizi nasıl bir büyüme bekliyor, güçlü büyümenin cari denge üzerindeki etkisi ne olacak?

Gelecek sene %5 büyümede cari dengenin nasıl keskin şekilde bir bozulmayacağına yönelik ise ithalat ile milli gelir arasındaki ilişkinin son dönemde belirgin bir biçimde zayıflaması öne çıkarılıyor.

Merkez Bankası, bunda firmaların üretim yapısındaki değişimin etkili olduğunu savunuyor.

Ek olarak Türkiye'nin üretim ve ihracat yapısında enerji ve emtia kaynaklı ithal girdi bileşeninin yüksek olması nedeniyle, başta petrol olmak üzere uluslararası fiyatlardaki aşırı hareketlerde ithalatta, talep koşullarından bağımsız dalgalanmalar yarattığına dikkat çekiliyor.

Dolayısıyla gelecek sene küresel ekonomideki ılımlı görünümle jeopolitik gerilimlerin tırmanmadığı bir ortamda, emtia fiyatlarında da belirgin bir yükseliş beklememek gerekiyor. Bu da enerji ithalatımızın sınırlı kalmasına neden olabilir. ​

6.png7.png8.png